4 Ağustos 2009 Salı

PİCOĞLU OSMAN -ODEON YILLARI

"Soğuk soğuk sulardan
içtim ufağım içtim
Ağladı da dedi ki;
Bu dünya bizden geçti!..."
PİCOON OSMAN
kemençenin üstadlarındandır.. Picoğlu Osman 1317 (1901) yılında Görele'nin Daylı köyünde dünyayageldi, iki defa evlendi, ilk evliliğinden üç kızı, iki oğlu oldu. Oğulları Ali ve ismail rahmetli olmuşlardır. Kızlan ise. hayattadır, ikinci evliliğinden ise, çocuğu olmamıştır. Babası ismail Efendi de kemence çalardı. Kemençeyle ilk tanışması babası sayesinde olmuştur. Küçük yaşta babasını kaybedince, o yılların en ünlü kemence üstadı Karaman Halil Ağa'nın (Kodalak) yanında iki yıl kadar keçi çobanlığı yapmış, bu sayede kemence çalmasını da öğrenmiştir.
Yıllar yıllar sonra efsaneleşen picoo:
Fındık dallarının yeşerdiği, rengarenk çiçeklerin açtığı, kuş cıvıltılarınınneşe saçtığı, çisil çisil yağmurların topraktan bereket fışkırtmaya hazırlandığı ilkbaharsın son günleridir. Yaz mevsimine merhaba demeye az kalmıştır. Hastalığı (siroz) iyice ağırlaşır. Tüm bu güzellikler artık bir şey ifade etmemektedir. O'nun için Tedavi olmak için istanbul'a gitmek ister. Trabzon'dan gelecek olan "Karadeniz" yolcu gemisi beklenmeye başlanır. (O yıllarda kara yolları yeterli olmadığı için, deniz yolu tercih edilirdi). Denizde de müthiş fırtına vardır. Geminin Görele'ye yanaşması imkansız gibi bir şey. Ancak İlgililer nezdinden yapılan teşebbüsler netice verir, geminin Görele'ye uğraması sağlanır. Yıl 1946. Haziran ayı başları. Picoğlu'nun namını bilen ve O'na hayranlık duyguları besleyen geminin süvarisi Deli Bahtiyar "salon iskelesi" ni indirterek Picoğlu'nü birinci mevkiye aldırır. Başka yolcu da almaz. Gemi artık Istanbu'a gitmek üzere yola çıkmıştır.Çıkmıştır çıkmasına da, bu yol Picoğlu için artık "dönüşü olmayan" bir yoldur. Her ne kadar geminin rotası istanbul'dur amma, "Azrail" O'nun rotasını ebedi alemin dönüşü olmayan yoluna çoktan ayarlamıştır bile.
Gemi Amasra-Zonguldak arasında seyrederken şu dörtlüğü söyler ve çok geçmeden de son nefesini verir (4 Haziran 1946).
"Kestim parmacuğumu
Kanım akıyor kanım
Zonguldağın üstünde
Canım çıkıyor canım."
Geminin "seren direği"ne gemide cenaze olduğunu belirten "Sahil SıhhiyeBayrağı" çekilir. Gemi Zonguldak'a gelince bayrağı gören Sahil Sıhhiye ilgilileri cenazeyi almak üzere gemiye girmek isterler. Süvari Deli Bahtiyar öfkeyle: "Ben kanun manun tanımam. Burada kanun benim. Vermiyorum cenazeyi!" diye top gürlemesini andıran bir sesle kükrer ve cenazeyi vermeden yoluna devam eder. Sirkeci rıhtımında, cenaze mahşeri bir kalabalık tarafından karşılanır. Buradan Kulaksızca götürülerek ebedi istirahatgahına tevdi edilir.
1. Giresun Eşref Bey Şarkısı
2. Romiko
3. Sıksara Horon Havası
4. Tamzara
5. Trabzon Kahya Havası
6. Trabzon Ören Havası
7. Trabzon Şarkısı Fadime
8. Tepeler
9. Metelik Kol Bastı
10. Giresun Karşılaması

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder